Ahmet Hamdi Dinler

Ahmet Hamdi Dinler

BİLİMSEL TEKNOLOJİK DEVRİM EFSANESİ

Önce yöntem; Türkiye solunda birçokları marksist yöntemi ya kullanmadıkları için bilmiyorlar ya da bilmedikleri için kullanmıyorlar. Bu nedenle de kendi kendilerine Teknolojik Devrimler icat ediyor, kapitalist sistemi bunalımdan kurtarıyor emperyalizm çağını sona erdiriyor artık-değer içermeyen metaları üretim sürecine sokuyor, çağdaş insanüstülerle demokrasiyi yaratıyor ve marksizmin sonunu getiriyorlar. Bir kısmı da Barış Kadın ve Çevre sorunlarından başka bir şey kalmamış gibi bunları papağan gibi tekrarlamaktan öte bir şey yapmıyor. Kimileri de Hıristiyanların ilk çağındaymışçasına ahlak sorununu ön plana çıkartarak yeni havariler...

MARKSİZMİ “ONDOKUZUNCU YÜZYILIN BİLİMİ” OLARAK NİTELENDİRENLER

2000'e Doğru Dergisi'nin 1 Eylül 1991 tarihli sayısında Sovyetler Birliği'ndeki son gelişmeler üzerine bir tartışma var. Tartışmacıların birisi Yalçın Küçük, diğerleri Sadun Aren ve Doğu Perinçek. Y. Küçük'e şöyle bir soru yöneltiliyor:"- Bu Yeltsin nereden çıktı? Gökten zembille mi indi? SBKP Politbürosu'nun üyesiydi."Y. Küçük'ün cevabı inanılmaz ama şöyle:"Sovyetler Birliği'nde bu tür insanlar yetişmiştir. Şu anda kapitalist yolcular egemen olmuşlardır. Bunun kaynağını, ne bürokraside görüyorum, ne de işçi sınıfında. Yepyeni küçük burjuvalar türemiştir ve giderek onlar iktidar olmuştur. Yeltsin gibi, Şevardnadze...

ABD EKONOMİSİ VE KÖRFEZ KRİZİ

Türkiye basınında, Sovyetler Birliği konusunda çarşaf çarşaf yazılar yayınlanırken, nedense ABD ekonomisi hakkında bir satır bile yok. Piyasa hayranı "sol" aydınlar bu konuyu konuşmak bile istemiyorlar. Bunu anlamak mümkün değil. Bu yazının amacı ABD ekonomisi hakkında bazı bilgileri ortaya koymaya ve bu durumun Körfez krizi ile olan ilişkilerini açıklamaya çalışmak. Körfez krizi sırasında, İlhami Soysal Milliyet gazetesinde, bir yazısında Amerika'da çalışan bir bilgisayar ve elektronik mühendisi Çağatay Koç'un kendisine yazdığı bir mektuptan bahsediyor. Mektup şöyle başlıyor:"Türkiye'deki Amerika, özellikle de Amerikan...

SOVYETLER BİRLİĞİ’NDE YENİDEN YAPILANMA

Sovyetler Birliği'nde birbirleriyle tutarlı bir biçimde yeni tezlerden oluşan bir strateji ortaya atılıyor. Tek tek ele alınınca bir anlam ifade etmeyen bu tezler, bir zincirin halkalarını oluşturuyor. Burada bu zinciri netleştirmek istiyoruz.Ancak daha önce aydınlatılması gereken bazı noktalar var. Sovyetler Birliği'nde bir darbe mi oldu Karşı devrimci bir klik mi iktidara geldi? Bunları ne söylemek, mümkün ne de söyleyenleri ciddiye almak. Gorbaçov iktidarı, birikmiş sorunları çözebilmek için,m bu tezleri açıklamak ve uygulamak zorunda olduğunu iddia ediyor. O zaman çok önemli...

YÜRÜYÜŞ: BİRLİKTE YÜRÜME VEYA YÜRÜMEME ÜZERİNE

Politikayı savaş olarak düşünmek, politik tavırları savaş taktikleri ile adlandırmak marksistlere çok yabancı değil. En azından değil idi. Bugünkü gibi, barışın sınıflar mücadelesinin dışında "demokrat" bir barışseverlik içinde kavranıldığı ve her türlü uzlaşmacılığın barış adına kutsandığı bir dönemde ise bu benzetmelere tekrar dönmemizin bazıları için sadece bir "yabancılaştırma efekti" rolü oynayacağını bilmemize rağmen "Birlik" tartışmalarına bu savaş araç ve kavramları açısından bir göz atarsak ilk etapta Marksistler için "birliğin" savaş "birlikleri" olduğunu söylemek gerekmektedir. Örneğin 1917 Devrimi’nde Sovyetler, bugün için...

1970’LER ORTADOĞUSU’NDA BİR AMERİKAN SENARYOSU

Dünya ekonomisinde 1967 yılı daralma döneminin başlangıcıydı. Vietnam Savaşı bu dönemde gelişti. Bu bir rastlantı değil. İşsizlik ABD ekonomisinde çok büyük boyutlara ulaşmıştı. Dönemin Başkanı Kennedy'nin yapacağı fazla bir şey yoktu. Diğer sektörlere göre sermaye/kâr oranı daha yüksek olan savaş sanayinin akılalmaz kazançlar sağladığı bu savaştan ekonomide büyük bir canlılık sağlandı. İç harcamalar uzun süre dengede kaldı. Ancak dış harcamaların artması ile beraber ödemeler dengesi bozuldu. Ortak Pazar ve Japonya karşısında dünyada rekabet olanaklarını hızla kaybeden ABD, dünya piyasasına Bretton...

TİP TARİHİNDEN KESİTLER II – BÖLÜM 2

KONGRELER: A- İzmir Kongresi: Şubat 1964 Yeni kurulan il örgütlerinin de temsil edildiği Kongre'de, illerin 1000 üye yerine 500 üye adına bir delege ile gençlik kolları genel başkanı ile il başkanlarının da tabii delege olarak Büyük Kongre'ye katılmaları öneriliyor. Bu öneriye şiddetle karşı çıkan Genel Merkez, itirazını "Biz şimdiden şekil demokrasiye dayandırılarak yönetilmek istemediğimiz için Büyük Kongre delegasyonunu sınırlıyoruz." biçiminde ifade ediyor. Genel Merkez'in delege sayısının artırılmasına karşı çıkmasının asıl nedeni, henüz parti örgütüyle tam bir bağlantı kuramamış olması, yeni...

TİP TARİHİ’NDEN KESİTLER-II

Parti’nin Niteliği ve 1968 Kongresi:"Türkiye İşçi Partisi, Türk işçi sınıfının ve onun tarihi, bilime dayanan demokratik öncülüğü etrafında toplanmış, onunla kader birliğinin bilinç ve mutluluğuna varmış toplumcu aydınlarla, ırgatların, topraksız ve az topraklı köylülerin, zanaatkarların, küçük esnafın, aylıklı ve ücretlilerin, dar gelirli serbest meslek sahiplerinin, kısacası, emeğiyle yaşayan bütün yurttaşların kanun yolundan iktidara yürüyen siyasi teşkilatıdır." TİP Tüzüğü, 2. madde. TİP gerçek bir "işçi sınıfı" partisi miydi? Parti'nin karakterini ve amacını belirten tüzükte gösterildiği gibi, TİP gerçekte bir sınıf partisi...

TİP TARİHİNDEN KESİTLER – I

GirişGeçmiş geleceğe yön verir. Bu varsayımı doğrulamak, geçmişin eleştirisinden geçiyor. Sosyalist hareket nedense geçmişini büyük bir kıskançlıkla saklıyor. Bunu anlamak mümkün değil. Çünkü geçmişte yapılan hareketler, eleştiri süzgecinden geçmediği için bir sonraki dönemde tekrarlanıyor. Bu nedenle Türkiye Sosyalist Hareketi'nin tarihinin yazılması gerekiyor; hatalarıyla sevaplarıyla. Çünkü TİP hareketi 60 sonrası tüm sosyalist hareketin kaynağını oluşturuyor. Bunu inkar etmek mümkün değil. Artık yeni dönemin, geçmişin hatalarını tekrarlamaya tahammülü yok. Ancak bu konuda şimdiye kadar yazılanlar, Parti konusunda açıklama getirmekten öte kişiselliklerini kurtarmak...

OSMANLI SİYASETİNDE DIŞ ETKEN VE 1908

Bu yazının amacını ve temel tezini baştan yazmak istiyorum.Bu yazı, üzerinde çalıştığım "XX. Yüzyılın başlarında Ön Asya Sorunu" adlı incelemenin ilk bölümünün özeti. Dergi sahifeleri için oldukça kısaltıldı, ama özünden hiçbir şey kaybetmedi kanısındayım. Bunun için önce bir soru: 1908'de geçen olayları bir devrim saymak mümkün mü? Mümkün değil; çünkü devrim, iktidarın sınıfsal yapısını değiştirmeyi amaçlar. Abdülhamid'in devrilmesi ve meşrutiyetin yeniden kurulması ise bunu amaçlamıyor. Bilindiği gibi mutlakiyet rejiminden meşrutiyete geçiş, o ülkede sınıflar dengesini alt üst eder. Ya da...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur