Sosyalist hareketin farklı bir tarzda yeniden doğduğu, aydın hareketinin niteliksel bir sıçramaya uğradığı 1960'lı yıllara geçmeden önce, geriye dönük bilgiler vermek, yazımın bundan önceki bölümlerinde altını çizdiğim bir tespiti öne çıkarmak ve bu tespit etrafında 27 Mayıs'ı da hazırlayan şartlara değinmek istiyorum.Gelenek 50. sayıda yayınlanan ikinci bölümde kemalizmin ilerici/gerici karekterinden söz etmiş ve bu iki ana noktanın bir bütünü oluşturan iki parça bir madalyonun iki yüzü olduğunu belirtmiştim.İlericilik, kapitalizmin hâkim üretim tarzı haline getirilmesi amacıyla atılan ve feodal ilişkileri tasfiyeyi ...
Toplumsal olayların, toplumun hareket yasalarının, ideolojinin, sınıf mücadelesine dair yasallıkların sezilmesi, algılanması ve giderek soyutlanmasına olanak veren bir zenginlik var.Bir inceleme başlığı olarak aydın da sözü edilen zenginliğin bir bölümünü oluşturuyor. 20. yüzyılın sonuna doğru dünyada aydının hareket yasalarının soyutlanmasında Türkiye en elverişli coğrafyalardan birini oluşturuyor.1) İşçi sınıfının tarih ve siyaset sahnesine çıkışından itibaren deklare ve özerk varlık alanı bulabilen aydın dönemi kapanmıştır. Hegel ve Adam Smith, biri felsefede diğeri ekonomi politikte bu yüzden bir eşiğe gelip durmuşlardır. Bu yüzden ...
Gelenek'in geçen sayısında yayınlanan ilk bölümde, Ekim Devrimi'ne kadar olan dönem işlenmişti. Bu ikinci bölümde, genel hatlarıyla, Ekim Devrimi sonrasında Türkiye'nin geçtiği aşamaları, sosyalist hareket ile aydınların ilişkisini gözler önüne sermeye çalışacağım. Konuya özel önem atfettiğim iki siyasal güç ve örgütlülükle başlıyorum.KEMALİSTLER ve TKP İlk komünist hareketler; işgal döneminde İstanbul'da, sonrasında Anadolu'nun pek çok yerinde filizlenmiş ve hızla genişlemiştir. İçerisinde reformist burjuva öğeler barındırmasına rağmen, bilimsel sosyalizmi ilke olarak benimseyen Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, 1919 yılında kurulmuş diğer ...
"....Geleceğin komünistlerin olduğunu engin bir ürküntüyle, bu bunaltıyla kabul etmiştim. -Ah ne yazık!- Demek pek de yanılmamışım... Onların kaba elleri, gönlümde apayrı bir yeri olan güzelim mermer heykellerin hepsini kırıp dökecek; onlar sanatın şairin öylesine tutkun olduğu fantastik oyuncaklarını ve oyun araçlarını paramparça edecekler; benim defne korularımı yerle bir edip, yerine patates ekecekler..." Aktaran, SSCB Sanat Tarihi Enstitüsü, Sosyalizm ve Kültür, Konuk Yayınları, Ağustos 1978, s. 10 Yukarıdaki alıntıyı sıradan bir anti-komünist değerlendirme olmaktan çıkaran şey, kuşkusuz sahibi, Marx'ın arkadaşlığını ...
İsa'nın doğumu tarihçilerin insan uygarlığının katettiği mesafeyi tanımlarken bir ayrım noktası koymalarını sağladı ve tarih bu ayrım noktası ölçüt alınarak iki parçaya bölündü: Milattan Önce, Milattan Sonra. Başka bir ifadeyle İsa'dan Önce, İsa'dan Sonra.Milat öncesi insanlığın kanlı ve karanlık yıllarını ifade eder. Milat sonrası iyiye, güzele, doğruya ve haklıya doğru atılan adımların sayılabilir hale geldiği bir dönemi ayrıştırmak için kullanılır.Bu yazıya başlangıç olarak seçilen cümlelerin bunlar olması şaşırtıcı gelebilir. Bunun bir önemi yok. İnsan uygarlığının miladını İsa'nın doğduğu tarihe mal ...
Bu memlekette, "Bu memleket bizim" demek zor iş. Sadece sahiplenilen memleket şimdilik burjuvazinin iktidarında olduğu ve bu düzenin uzlaşmaz karşıtlıkları sınıfı ve öncüsünü kavgaya çağırdığı için değil; onu sahiplenen "biz"den olma iradesini göstermek de zor olduğu için... Birinci zorluk sınıf mücadelesinin nesnelliğinden kaynaklanıyor ve sosyalistler dün olduğu gibi bugün de kavga davetine yalnızca "kabulümüzdür" diye yanıt veriyorlar. İkincisiyse daha öznel bir zorluk. Bu yazının konusu olan aydınlar açısından, özellikle ikinci zorluk önem taşıyor...Politik seslenişinin bulacağı yanıtları kontrollü bir şekilde geliştirebilmek ...
Türk sosyalist hareketinin ülke ve dünya nesnelliği gözönünde bulundurulduğunda, çok zorlu bir dönemden geçtiği bilinen bir gerçek. Bu bir geçiş süreci, önemli güçlükler, sarsıntılar bizi bekliyor. Bir başka deyişle, atlatılması hiç de kolay olmayan, ama imkansız da olmayan bir süreç içindeyiz. Bu süreci atlatmak; nesnelliğin rüzgarına kapılmadan, özne olarak (teorik politik bir güç) nesnelliğe yapılacak müdahalenin niteliğine ve bu olumsuz dönemin sonunda ayakta kalabilmeye bağlı. Çünkü, ancak ayakta kalabilenler sosyalizme prestij kazandıracak ve geleceği belirleyeceklerdir.Evet, önümüzdeki yıllar biz sosyalistlerin, Türkiye ...
Ahmet Oktay'ı Milliyet gazetesindeki yazılarından tanıyanlar, onu genel olarak muhalif bir söyleme yatkın, moda söylemleri sorgulayıcı bir biçimde ele alan, marksizmle tanışıklığı olan ve kimi yönlerini önemseyen, yine genel olarak toplumsal ilerlemeden yana ve kapitalizmin son yıllarda sunduklarına eleştirel bir açıdan yaklaşabilen, toplumsal-kültürel ile siyasal süreçler arasındaki ilişkiler konusunda az çok sağlıklı kimi fikirlere sahip, de-politizasyon ile toplumsal çürüme arasındaki bağlantıyı görebilen, marksist olmasa da dürüst sayılabilecek bağımsız bir aydın olarak bilebilir. Son söylenen dışındakilerin belirli bir haklılık payının bulunduğu ...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe