Diploması tarihi, askeri tarih ya da siyasi tarih... Bunlardan herhangi biri merkeze alınarak tarih yazılabilir. Ancak merkeze alınan hangisi olursa olsun, kimi dönüm noktaları ya da kilometre taşları ana iskeleti oluşturmak durumundadır.Bu çalışmada ne yukarıda anılan türden bir tarih yazımı ne de kendilerinden söz etmemenin olanaksız olduğu söylenen ana iskeletin tümünü ortaya dökmek deneniyor. Denenen doğu-batı ilişkileri olarak da adlandırılan, sosyalist ülkelerle kapitalist sistem arasındaki ilişkilere, kimi nedenselliklere bugünü anlama ve geleceğin ipuçlarını arama kaygısı ile eğilmek.İlk Kilometre Taşı: 19171917 ...
Devrimci teori üzerine düşünceler üretmeye başladığımızda önce devrimci teorinin geçmişine, Marx'a dönmek gerekiyor. Marx sadece "dahiyane" bir bilimsel yasanın bulucusu değildi. O, aynı zamanda bir devrimci ideologdu. Marx'ın ideolojik görüşleri bilimsel temelleri nedeniyle, ama bunun ötesinde devrimci duygusal atılımı, sanatsal yönüyle de işçi-emekçi kitlelerin sevgisini ve bağlılığını kazanmıştı. Marx bir ideolog olarak dogmatik-doktriner değildi. O, marksizmin de doktrineri olmadı. Gelişen nesnel gerçekliğe paralel olarak, eski düşünceleriyle çelişen, hatta zıtlaşan yeni düşünceler geliştirdi. İşte Genç Marx'la Olgun Marx arasındaki üslup farklılığı ...
Ülkemizde politik "zor" sorununun tartışılması hep baskı altına alınmaya çalışılmıştır. Düzen güçleri "zor" sorununun bilimsel olarak tartışılmasından hep kaygı duymuş, korkmuştur. Biz bu konuda bir politik "zor sosyolojisi"ne olan ihtiyacı vurgulayabilir ve bu alandaki eksikliğin getirmiş olduğu olumsuzlukları belirtebilirsek görevimizi yapmış olacağız.Bu alana yaklaştığımızda öncelikle hiç şüphesiz ki zor olgusuyla devrimcilik arasında kendiliğinden bir bağlantının varlığı ortaya çıkıyor. Bu anlamda da ilkin, bir kesim devrimcilerin "zor fetişizmi" yaratmaları sonucu ortaya çıkan problemler ön plana geliyor. Biz bu yazımıza "zor fetişizmi" ...
Türkiye solu uzun süredir "birlik"le yatıp "birlik"le kalkıyor. Somut sonuçlar, ya da sonuçsuzluklar da alındı; bir tarafta SP, diğer tarafta TBKP... İlkinde birleşik yasal parti hedefiyle yola çıkıldı, eski TİKP'e ulaşılabildi... TBKP'de gerçekleşen birlik ise, aslında ayrı durmaları için ideolojik-politik gerekçelerden yoksun kalmış iki oluşumu biraraya getirdi. Bu bir başarı sayılacaksa, TBKP'ye yazılabilecek şu ana kadarki tek başarıdır.Bu yazı birlik sorununa ilişkin yeni yeni formüller yaratmak iddiasında değil. Ama, solda her çevrenin geliştirmeye çalıştığı birlik model ve perspektiflerine önemli düzeltmeler ...
"Sosyalist parti"nin tartışılmasında birkaç adım daha atmak mümkün mü? Başka deyişle, partinin yapısı, ilkeleri, işleyişi gibi konularda bugünden ortaya konabilecek neler var?Yazı bu alana bir giriş niteliği taşıyor. Kolay iş olmadığını belirtmek isterim. Bir yanda "örgüt anısı" nakletmekten, öte yanda deney-ilke mesafesini bir anda aşıveren tez canlı genellemelerden kaçınmak gerekir. Yaşananlar arasında nelerin gerçekten ilke düzeyinde ifade edilebilecek olgunluğa ulaştığı, nelerin ise bu anlamda henüz beklemesi gerektiği konusunda ayrım yapmak asıl güçlüğü oluşturuyor.Bu nedenle az çok net olduğum, kendimi göreli ...
Bugün Türkiye sol hareketinin en temel sorunu nedir? Soruyu biraz daha açacak olursak, sosyalist hareketin bugün geldiği noktadan daha ileriye gidebilmesi ve son yıllarda belirginleşen tıkanıklığın aşılması nasıl mümkün olacaktır?Sosyalizm Türkiye'de toplumsal meşruiyetinin büyük ölçüde sarsılmış olması ve buna rağmen objektif olarak solun güçlenmesi için çok elverişli bir dönemin içinde bulunmamız gerçeğini görerek diyebiliriz ki: "En genel ifadesiyle temel sorun, sosyalizmin ülkenin siyasal gündemine yerleştirilmesi sorunudur.''"Sol Parti ve Solda Durum Saptaması", Gelenek sayı:25, s.12 Uzunca bir süredir çeşitli biçimlerde bu ...
19. yüzyılda Rusya, Rus aydınları için "büyük ve kutsal bir ana", Marx ve Engels için ise olsa olsa Avrupa'da düzenin jandarması ya da gericiliğin bir numaralı kalesiydi. Yine de tarihin bir cilvesi olarak ilk sosyalist ülke olma şerefi, "şu köylü" Rusya'nın oldu.Kapitalizmin gelişme dinamikleri hakkında soyut ve evrensel bir model geliştiren Marx, Rusya söz konusu olduğunda bir parantez açma gereğini hissediyor ve geliştirdiği şemaların her ülke özeline "motamot" uygulanamayacağını, her ülkenin kendi gelişimi çerçevesinde ele alınması gerektiğini vurguluyordu. Rusya içerdiği ...
İnsanlar tarih içinde bu adı vermemiş olsalar da doğayı, toplumu denetlemek ve değiştirmek için anlamaya yönelik çabalarını, “gelişme yasalarını bulma çabası” olarak görmek doğru olur.Yasa denince akla düzen, uyum geliyor. Bu çok eskiden beri böyle.Pisagor’un öğretisi matematikten kalkarak “bulduğu” uyuma dayanıyordu. O dönem bu düşünce o kadar inandırıcı gelmişti ki, simyagerler elementlerin düzgün çokgenlerden oluştuğunu düşünmüşlerdi.Bilinen gezegen ve renk sayısının aynı -7- olması gene bir uyumu anlatıyordu; uyum peşinde koşan insanoğlu tanrıların ve haftanın günlerinin sayısını yedi olacak şekilde ayarladı.Simyada ...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe