Aydemir Güler

Aydemir Güler

EMPERYALİZM VE REFORM

Hatırlayacaksınız, Gelenek’in Eylül 2006 tarihli 89. sayısında yer verdiğimiz “Emperyalizm Kendini Dizginleyebilir mi?” başlıklı kolektif çalışma, kapitalist sistemin içsel reform dinamiklerine sahip olmadığını hem genel düzeyde, hem de bugünkü dünyada kaydedilen somut gelişmelerden hareketle saptıyordu.Bu tartışmayı biraz sürdüreceğiz.Sürdürülmeyi hak ediyor, çünkü aynı yazıda mücadele dinamiklerine ilişkin olarak yapılan şu saptama, reformist beklentilerin psikolojik zemininin hiç zayıf olmadığını da çağrıştırmaktadır:“2006 itibariyle dünyamızda ortaya çıkan karşı ağırlıkların emperyalizmi model değiştirmeye zorlayacak kadar güçlü olmadığı açıktır. Karşıt dinamikler emperyalizmi ‘gaza basması’ için provoke...

10 EYLÜL’ÜN 86. YILDÖNÜMÜNDE BİR SOL TARİH DEĞİNMESİ

Geçmişe dönük ilginin azalması ile aradan geçen zaman arasında doğrudan bir ilgi yok. Türkiye solu için de böyle. 10 Eylül 1920 Kongresinin üzerinden geçen bunca yıl Türkiye solunun kendi tarihine dönük ilgisinde bir azalmaya neden olmuyor. Ancak Türkiye solu doğumundan doksan yıla yakın zaman sonra bu ilgisini sağlıklı bir metodolojiye oturtmuş değil. Tarih bilinci ile özel bir ilişkisi olması gereken solun, kendi tarihinin bilinci konusunda aşamadığı sıkıntılar ciddi bir sorun oluşturmaktadır.İlginin “tarihçi”ye özgü olanı görece daha stabil olabilir, olmalıdır da....

GÜNCELLİK MARKSİZME NE KADAR KUCAK AÇIYOR?

Marksizm açısından verimli ve hızlı bir zaman diliminde bulunduğumuzu herhalde söyleyemeyiz. Kaçınılmaz biçimde sosyalist hareketin gerilediği ve buna paralel olarak burjuva ideolojisinin bilimsel düşünce üzerinde ağır baskı kurduğu bir dönemde hayatın marksizm için farklı olmasını beklemek gerçekçi değildir. Kuşkusuz marksizmin anlamlı bir canlılık sergilemesi için ille de siyasetin yönünün ezilenlerden, emekçilerden yana dönmesi gerekmez. Sınıflar mücadelesinin yolculuğu ile teorinin devrimciliği arasındaki ilişki bire bir değil. Ancak bugün teorinin geleceğini siyasete emanet ettiği, hatta siyasetten ricacı olduğu bir dönemde olduğumuzu ileri...

SOSYALİZMDE DEVLET, SOSYALİZM PROGRAMI’NDA DEVLET

Sosyalizm Programı ilk olarak 1992 başında, Sosyalist Türkiye Partisi’nin kuruluşundan yaklaşık 11 ay önce bir taslak metin olarak yayınlanarak sol kamuoyunda tartışmaya açıldı. Aradan geçen yaklaşık 14 yıl boyunca bir dizi tashih geçirdi, önemli ekler ve çıkarmalar yapıldı. Ama temel sistematiği, metodolojisi değişmedi. Programımızın karakteristik özelliklerini bazı tezlerden izleyebiliriz.Bunlardan biri, bugünkü siyasal mücadelenin, başka herhangi bir hedefi değil, ama doğrudan sosyalizmi programlaştırması gereğidir. Programda bu açıdan herhangi bir bulaşıklık bulunmamasını kuşkusuz “sosyalist devrimciliğe” ve “iktidar perspektifi”ne borçluyuz.“Devletli” bir programSosyalizmde devlet...

EŞİTSİZ GELİŞME HAKKINDA SESLİ DÜŞÜNCELER

Gelenek'in bu sayısında başladığımız "çerçeve metin" ve "değerlendirmeler" modelinin ilk örneklerinden biri de bu yazı. Başlarken, ilk örneğin içerebileceği oturmamışlıklar, olası acemilikler için okuyucudan özür dilemeliyim.Metin Çulhaoğlu'nun çizdiği çerçevedekiMetin Çulhaoğlu "Eşitsiz Gelişme: Bir Tartışma Çerçevesi" dört bölüm makul ve bütünlüklü bir kurgu izliyor. Çalışma eşitsiz gelişme yasasıyla ilgili bir genel tanımla başlıyor, eşitsiz gelişme yasasını kriz dinamikleri ve zayıf halka kavramı bağlamında açımlayarak devam ediyor, Türkiye kapitalizmine yine aynı yasadan hareketle göz attıktan sonra, devrimci siyaset üretimi ve pratiği açısından...

DİNCİ GERİCİLİK NEREYE GİDİYOR?

Türkiye siyasetinin yönünü tayin eden eksenlerden biri her zaman dinci gericilik ile aydınlanmacılık arasına yerleşmiştir. Ancak açıkçası bu eksenin adlandırılmasındaki sorunlar dizisi bile hem eksen hem de yön hakkında tereddütler doğuruyor. Ne demeli, dinci gericilik mi, irtica mı, siyasal İslam mı, kökten dincilik mi? Ya diğer taraf için; aydınlanmacılık mı, laisizm mi, ilericilik mi, çağdaşlık mı, yoksa, olumlayarak veya tersi, kemalizm mi? Bu yazı adında bile bu kadar rivayet olan bir çelişkinin güncel biçimlerinden, bugün nereye akmakta olduğundan söz edecek....

SENDİKA, SİYASET VE İKAMECİLİĞİN DEĞİŞİMİ

Bu yazıyı hazırlarken okuduğum kaynakların kimilerinde işçi sınıfının bugünkü durumuna ilişkin bir dizi veriye de rast geldim. Kimi notlar almışım. Örneğin 2000 yılı itibariyle sanayileşmiş ülkelerde yüzde 6.1 olan açık işsizlik oranının 2002’de yüzde 6.9’a yükseldiğini, bunun yaklaşık 180 milyon işsiz anlamına geldiğini, 2000-2003 arasında yedek sanayi ordusuna 20 milyon kişinin eklendiğini, ayrıca 550 milyon insanın günde yalnızca 1 doların altında gelir elde edebildiğini not etmişim.Sosyal güvenlik sistemlerinin tasfiyesi, sağlık ve eğitimin parasallaştırılırken çökmesi, genel olarak sosyal devlet ve refah...

YURTSEVERLİĞİ İNŞA ETMEK

 Elinizdeki Gelenek’in yazıları hazırlanırken Türkiye bir kez daha askerlerle hükümet arasında bir çekişmeye sahne oluyordu. Avrupa’da Milli Görüş örgütlenmesi ve Türkiye’nin diplomatik temsilcilikleri arasındaki ilişki, 19 Mayıs’ın nasıl kutlanacağı, Avrupa Birliği sürecindeki yeni reform paketi ve özel olarak Kürtçe ile ilgili asker rezervleri, ABD’nin Türkiye’de yaratılan atmosferin tersine hükümeti kayıran ve faturanın adres hanesine TSK’yı yazan açıklamaları, Irak’ta ve Kıbrıs’ta gerilimlerin yine bu tabloya eklenen boyutları... Bütün bunların üzerine genç subayların rahatsızlığına ilişkin bir haber düştü.Zaten yazımı yeterince gecikmiş olan...

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur