Lenin’in Devlet ve Devrim adlı çalışmasını neden yarıda bıraktığını kitabın sonsözünden biliyoruz. Bir devrimi yaşamanın devrimi yazmaktan daha güzel ve yararlı olduğunu söylüyordu İlyiç. Notu düştüğü tarih 30 Kasım 1917.Devrim gerçekleşti, devrimin önderi bıraktığı yerden devam etmedi. Devlet ve Devrim bütü,n tamamlanmış bir kitap olarak okunmaya, değerlendirilmeye başlandı.Bütünlüğünden kuşku duyulmayabilir ancak tamamlandığı söylenemez.Devlet ve Devrim’in, Ekim Devrimi’nden sonra tamamlanabileceği de söylenemez.Lenin tam bir yıl sonra bir başka çalışmasını daha, benzer bir not ile noktaladı:“Yukarıdaki satırlar 9 Kasım 1918’de yazıldı. Aynı...
Yalnızca dar anlamıyla düşünsel yaşamımızın nereye doğru gittiğini değil, genel olarak siyasetin nasıl yapılandırılmakta olduğunu kavramak için de kitapçılardaki değişimi izlemek yararlı olabilir. Daha geniş mekanlara geçilmesinden, büyük yayın tekellerinin bu sektörü her geçen gün daha etkili bir biçimde denetlemesinden söz etmiyorum. Bu ikincisiyle elbette ilişkili olarak, kitapçı raflarındaki dağılımdaki değişime dikkat çekmek istiyorum. Çocuk kitaplarını bir kenara bırakacak olursak, bundan on yıl öncesiyle karşılaştırıldığında, dört alanda yayınlanan kitaplarda bir patlama yaşanıyor.Kısa geçmek istiyorum, bu nedenle adlandırmalara fazla takılmamalı. Bu...
"Fakat iki Devlet üçüncü bir Devlete karşı gerçekten savaşa girseler bile, ikisi ortak düşmanın imha edilmesi veya kimin tarafından imha edileceği konusunda aynı şeyi düşünmezler. Mesele çoğu kez bir ticari alışveriş gibi halledilir. Her iki taraf teşebbüse 30 bin veya 40 bin asker tutarında bir hisse ile katılır, bunun miktarını maruz kaldığı tehlikeye veya umduğu avantajlara göre saptar ve yatırımından fazlasını kaybetmeye istekli değilmiş gibi hareket eder.”CLAUSEWITZ, Savaş Üzerine, çev: Şiar Yalçın, Spartaküs Yay., 1997, s. 308. “Savaş”la ilgili okuduğum...
Marksist literatürde “işçi sorunu” türünden bir başlıkla karşılaşılmaz. Bir alt başlık olarak, sözgelimi “sendikalar sorunu”na veya “işyeri komiteleri sorununa” da sık rastladığımızı söyleyemeyiz. Bu doğaldır. Çünkü marksizm teorik ve pratik düzlemlerde işçi sınıfını merkeze koymuştur. Merkeze konan “sorun” olmaz; sorun yaratır veya sorunlara müdahale eder.Bu anlamda sosyalist devrim mücadelesinde işçi sınıfının iki temel sorunu vardır: Köylülük sorunu ve ulusal sorun. Bazı ülkelerde bu sorunlardan birisinin, hatta ikisinin birden devre dışı kalmış olması bir şeyi değiştirmez. Dün de bugün de üzerinde...
Bu yazıda, TKP'nin seçim çalışmaları ve seçim sonrasına ilişkin kapsamlı değerlendirmelerin yer aldığı Komünist gazetesine güvenilerek, daha farklı bir yaklaşım geliştirilmeye çalışıldı. Bu nedenle sevgili okurlarımızın Komünist'in son üç aylık yayın faaliyetine göz atmaları TKP'nin seçim dönemindeki hedef ve tercihlerini kavramaları açısından son derece yararlı olacaktır. Erken seçim kararının alınmasından hemen sonra, Türkiye Komünist Partisi bu seçimlerin en önemli özelliğinin TKP’nin katılımı olduğunu açıklamıştı. Armutlu ve daha sonra Ereğli’de yapılan belediye meclisi seçimlerinden sonra, ülke genelinde yapılacak bir genel seçimde...
Bundan on beş yıl kadar önce karşılaştık "yeni" kavramı ile. Yenilenmek gerekiyordu yeni düşünce konseptine sarılmak yeni politik kültüre yaslanmak kısacası yepyeni bir şey haline gelmek gerekiyordu.Bu işte bir bit yeniği vardı. Çünkü "yeni" diye tutturanlar ilaç niyetine tek bir "yeni" fikir ortaya atmıyordu. İlk zamanlar, umudumuzu kırmadık belli ki bu bir kızıştırma taktiği idi. Sol harekette, hatta kitlelerde ve hatta yıllarca düşman bellediğimiz liberallerde, dincilerde, kısacası dünyanın bütün insanlarında merak uyandırılacak, cümle alem "bu işin ardından ne gelecek" diye...
Yalı Mah. Karaağaç Sk. No: 14 Maltepe/İstanbul
posta@marksistmanifesto.com
Marksist Manifesto | Gelenekten Geleceğe