Etiket: İdeoloji

FAŞİZM VE İDEOLOJİ

Ortodoks marksist teoriyi öne çıkarırken, devlet, ideoloji, öznel güç gibi, ortodoks çerçevede üstyapısal olarak ayrıştırılan kategorilerin iç dinamiklerini merceğin altına sürmek...Batı solunda, paradoksal gibi görünen bu iki çabayı birarada üretmeye çalışanların siyasi çıkışsızlığına mahkum olmadan, bunu becermek olanaklı mı? Yaratıcılık ve ortodoks teoriyi aynı potada birbirlerini eritmeyecek biçimde yan yana getirmek, gerçekçi bir teorik sıçramanın zeminini oluşturmalı. En azından Türkiye'de... Geleneksel solda faşizm ve ideoloji, halen sorgulanmayı bekleyen, ilki büyük ölçüde pratik yaşanmışlık aşamasında takılmış, diğeri ise ekonomist aktarmacılığa kurban ...

FRANSIZ DEVRİMİ: BİR MİRASIN İZİNDE

 "Bugün, devrimci hükümet, Robespierre, Saint-Just, vd. hakkında, bir zamanlar çok karamsar olmakla yanıldığımı açık yüreklilikle itiraf ediyorum... Robespierizm demokrasidir, ve bu iki sözcük bütünüyle özdeştir: Bu yüzden, Robespierizmi kaldırarak, kesinlikle demokrasiyi kaldırmış olursunuzBabeuf; Pages Choisies de Babeuf, Librairie Armand Collin, Paris 1935; ss. 284-286 Fransız Devrimi'nin yarattığı dalgalar sosyalizmin öncülerini de besledi. İlk önce ortaya atılanlar ve en tanınmışları, Roux, Leclerc, Varlet, Babeuf, Ruonarotti... Babeuf yukarıdaki satırları 1796'da, kendisinin idam, arkadaşı Buonarotti'nin ise sınırdışı edileceği tarihten bir yıl önce, 28 ...

TÜRKİYE’DE GELENEKSEL SOL: YÜZYILLIK REHAVET

Gelenek dizisinin 4. kitabında yer alan “Geleneksel Solun Anatomisine Doğru” başlıklı çalışma ile elinizde bulunan bu yazı arasında örtüşen ilgi alanları ile paralel ve birbirini tamamlayan tezler var. Bu yazı, sözü edilen çalışmanın çizdiği çerçeveye sadık kalarak geleneksel solun yaşadığı sorunlara, bu kez Türkiye geleneksel solunun programatik özelliklerini öne çıkartarak yaklaşmayı deniyor.Hedef, sosyalizmin tarihini ve sorunlarını anlamaya dönük çabaların vazgeçilmez araçları olarak düşündüğümüz temel kavram ve kategorilerin netlikle algılanmasında bir ileri adım atmaktır. “Gelenek” ve “geleneksel sol” kavramları söz konusu ...

DEMOKRASİCİLİK TUTKUSU VE ZEMİN DERGİSİ

Türkiye solu bir gerileme döneminden, sağ bir dalganın etkilerini her bir yanında taşıyarak çıkmaya çalışıyor.  Özellikle de Yeni Sol’un oluşturmaya çalıştığı sağ platform bugüne kadar benzer dönemlerde pek rastlanmamış bir hitap alanı buluyor. Oysa Türkiye solu derlenip toparlandığı konjonktürlerde, tam tersine, radikal rüzgarlar estirmeye alışıktı. 60’ların başı sosyalist teori ve politikanın derinlikten yoksun algılanışlarına rağmen, hem sınıfın içinde ileri uçların tutulması, hem de sosyalizme açık aydınlar üzerinde bir çekim gücünün kurulmasıyla yaşandı. 70’lerde 12 Mart durgunluğundan uyanılırken bir yandan geleneksel ...

PRATİĞİN VE EYLEMİN BİLİNCİNE DOĞRU

Marksist teoride bir bunalımdan söz ediliyor. Kimileri bu durumu işçi hareketinin buhranına, üretici güçlerin gelişimiyle sınıf çelişkilerinin gelişmesi ardındaki bağın kopmasına bağlıyor. Kimileri ise aynı buhranı, Marksist teorinin doğum yerinde, Batıda, teorisyenlerin toplumsal perspektif yaratamama durumuyla karşı karşıya kalmalarına ve işçi sınıfı pratiği ile sosyalist teori arasında gittikçe artan kopuklukla (teori -pratik kopukluğu) açıklamaya çalışıyor. Bunalım, toplumsal gelişimin ortaya çıkardığı birçok önemli soruna Marksist teorinin çözüm getiremediği, toplumsal pratiğin Marksist kavramlarla yeterince açıklanamaz bir duruma geldiği, yine teorinin, en başından ...

GRAMSCİ DÜŞÜNCESİ KİMLİK BUNALIMINDA

Antonio Gramsci... 1926 yılında hakkında hüküm verilirken "bu beynin yirmi yıl süreyle çalışmamasını sağlamalıyız" denen İtalyan düşünür. Bunu becerebildiklerini söylemek oldukça güç. Ancak, bu beynin özgürce çalışamadığı da bir gerçek. Gramsci açısından büyük bir talihsizlik. Ne var ki, Gramsci'nin talihsizliği yalnızca fiziki olarak sınırlandırılmasından kaynaklanmıyor. Ölümünden sonra, geriye bıraktığı ürünler hiç rahat bırakılmadı. Bir tür eziklik ve anlaşılır bir komplekse sahip olan batı Marksizmi bu ürünleri, içerdikleri teorik yükün kaldırılabilirliğinin çok ötesinde bir açgözlülükle tüketti. Eski New Left editörü Anderson, ...

İNANMAK: BİR İŞKENCE Mİ, ÇIKIŞ YOLU MU?

Bireyin siyasal inanç taşıması, giderek bu inanç doğrultusunda belirli bir adanma ya da bağlanma pratiği sergilemesi, zaman zaman yoğunlaşan eleştirilere hedef olur. Sözgelimi büyük tarihsel dönüşümlere tanıklık etmiş Avrupa'da bu eleştiriler belirli bir kültürel birikim çerçevesinde yapılır; çoğu kez karşı tarafa saygı borcu varsa, bu yerine getirilir. Hatta o an için savunulan konumun potansiyel açmazlarını dile getirebilen bir cesaret ve dürüstlük de sergilenir kimi örneklerde.Siyasal inanç ve bağlılık pratiği Türkiye'de de eleştiriliyor. Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de edebiyat, özellikle de ...

SOSYAL DEMOKRASİCİLİK: ESKİ HASTALIK YENİDEN YAŞANACAK MI?

Bu kadar zavallı olmak gerekir miydi? Yaşadığımız yüzyılda zavallı ve aciz olmanın sınırları var. O sınırların ötesine geçmek çok "reel" nedenlerden olanaklı değil. Ancak Türkiye solu bu sınırları zorlama başarısını büyük bir ustalıkla sürdürüyor. Bizim için ne kadar acı!Türkiye solu, bir kez daha zavallılığa mahkum bir döneme sokulmamalı. Öyle başladı, öyle gitmemeli. Bir anlamda işin başında sayılınır; işin başında titizlik ve sabırla dik durmak öğrenilmeli. Yoksa, yanlışlarda ısrar ve beceriksizlilikte inat etmek yüzünden şapka çıkarılır hale gelinecek. Bu Türkiye'de, buna ...

TÜRKİYE’DE SİYASET VE İDEOLOJİ ÜZERİNE SESLİ DÜŞÜNCELER

Tarihimize ilişkin anı kitaplarını okur musunuz? Görebildiğim kadarıyla bu tür kitaplarda ortak bir özellik bulunuyor. Geçmişin siyasal kamplaşmalarında belirli bir kesimde ön plana çıkanlar tam tamına karşıt kesimin seçkinlerine yönelik insancıl bir anlama çabası sergiliyorlar. Bu çaba kimi durumlarda aklama girişimlerine de dönüşebiliyor. Anlatılan olaylar ne kadar geride kalmışsa, duyarlılık o kadar artıyor. Yazdıkları anılarda bu tür bir flash-back şövalyeliği sergilemeyen az kişi var. Örnek mi gerekiyor? Abdülhamit, saltanatı boyunca karşısında yer alan Türk aydını için hep “Kızıl Sultan” oldu. ...

AYDIN, HEP GÜNAH KEÇİSİ Mİ OLACAK?

 Başka ülkelerde de öyle, Türkiye’de de. Aydın hep günah keçisi yapılır. Hele toplum ciddi bir bunalım yaşamışsa, bunalımın faturasının çıkarılacağı bir kesim aranıyorsa, adres çoğu kez aydınlar olur. Ülkemizde klasik tanımı ile tam tamına “aydın” kavramının karşılığı olmasalar da, bilim adamları, sanatçılar, öğrenciler ve öğretmenlerden oluşan kesimin suçlandığı çok dönem yaşadık. Düzenin bekçileri bir yana, solcu aydınların bir kesiminin, ülke aydınlarını suçlamada çok ileri gittiklerine de tanık olunur Türkiye’de. Batılı ülkelerin pek çoğunda olduğu gibi.Bu yazı, Türkiye sol aydınının, günah ...

Sayfa 11 of 11 1 10 11

Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Kayıt Ol!

Kayıt olmak için aşağıdaki bilgileri eksiksiz doldurun.

*Kullanıcı Sözleşmesi'ni ve Gizlilik Politikası'nı okuduğumu, anladığımı ve kabul ettiğimi beyan ederim. Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası.

Şifrenizi geri alın

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi veya okuyucu adınızı giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Oluştur